Bayezid
Sayın Ord. Prof. İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI’nın OSMANLI TARİHİ 1. Cilt kitabından:
- Karamanoğlu’nun aşiret kuvvetleri Osmanlıların talimli, tecrübeli muntazam kuvvetlerine karşı mağlup oldular; Alâüddin Bey ordugâhını terk ederek kaçtı; onun bütün malları muharebede büyük gayreti görülen ve Karaman kuvvetlerinin bozulmasına sebep olan Kara Timurtaş Paşa’ya verildiği gibi bazı Osmanlı tarihlerine göre vezir de oldu. Muharebede büyük gayret gösteren ve her tarafa yetişen şehzade Bayezid’de ganimetten büyük hisse aldı ve kendisine Yıldırım unvanı verildi
highlight @ loc. 4035-4038
- Layoş’un ölümünden sonra kızı Marya’nın kocası Sigismund Macar kırallığına geçerek Balkanlara karşı hami tavrını takınmış hattâ Osmanlıların himayesinde bulunan Bulgaristan üzerine bu yüzden bir hak iddia etmiş ve gönderdiği elçi vasıta-siyle Bulgarların işine karıştığından dolayı Yıldırım Bayezid’i muahaze ederek bu yerlerin, kır allığı mucibince kendisine ait olduğunu bildirmişti.
highlight @ loc. 4444-4447
- Bu mütalaaları sükûnetle dinleyen Bayezid, elçinin elinden tutarak onu silâhlarla dolu bir yere götürüp gösterdikten sonra elçiye dönerek:
highlight @ loc. 4447-4448
- “Efendin kirala bunları anlat; benim Bulgaristan’da olan hakkım gördüğün bu silâhlarla temin edilmiştir” cevabını vermiştir.
highlight @ loc. 4448-4449
- Yıldırım Bayezid’in yanma getirildi. Pâdişâh, eniştesi olan Alâüddin Bey’e niçin itaat etmediğini sordu. O da: —”Niçin sana itaat edeyim, ben de senin gibi bir hükümdarım” cevabını verdi. Bu açık söze canı sıkılan mağrur hükümdar, Karamanoğlunun öldürülmesini emretti ve bu suretle Alâüddin Bey katlolundu;
highlight @ loc. 4820-4822
- Kemah’ın zabtını müteakip Timur Erzincan’dan kalkarak Kemah kalesini görmeğe geldiği sırada Bayezid’e göndermiş olduğu elçilerle beraber Osmanlı elçisi de gelmiş ve ağır bir nâme getirmişti. Timur bundan bütün bütün hiddetlenerek elçiye Bayezid’in cüz’î isteklerimize müsaade etmeyip ağır ve gazablı mukabelelerde bulunması ve bizimle husumete kalkması lâyık ve doğru değildi. Biz mülâyimet gösterdikçe o haşin davrandı ve kendisi kâfirlerle muharebe edip İslâm hududunu muhafaza ettiği için yine ona kılıç çekmeği istemezdik; sulh olmağı anlaşmağı, istemiştik ve her defa bunu bekledik, hilafı zuhur etti. Biz ondan üç şey istedik. Biri Kemah kalesi idi kolaylıkla aldık, diğer ikisi iadeye değmez (Acaba bu sözden maksadı Sultan Ahmed ile Kara Yusuf mudur?), eğer evlâdından birisini bu tarafa gönderse idi evlâdımızdan ziyade riayet ederdik sözleriyle Osmanlı elçisini geri gönderip kuvvetleriyle yürüdü (Tac-üt-tevarih
highlight @ loc. 5028-5035
- Hoca Sadeddin bunu Zafernâmeden nakletmiştir. Halbuki işin hakikati Bayezid’i hükmü altına almakti. O da buna yanaşmamıştı.
highlight @ loc. 5035-5036
- Yıldırım Bayezid gibi cevval, izzet-i nefis sahibi mağrur ve zaferden zafere koşmuş olan bir hükümdar, mağlubiyet ve esarete tahammül edemedi; Timur musahabe esnasında kendisini yine hükümdarlıkta bırakacağını söylüyorsa da o bu vaidlere inanmıyordu. Nihayet Timur’un kendisini Semerkand’e gö-türeceğni anlamış ve İzmir seferinden döndükten sonra parmağmdaki yüzük taşının altında sakladığı zehiri alarak hastalanmış
highlight @ loc. 5221-5224
- Şerefeddin Yezdî ile Hafız Ebru ve Tacüttevarih ve Osmanlı tarihlerinin çoğu dinen memnu olan intiharını yazmıyarak kimi hummadan ve kimisi nefes îârlîgı ve hunnakdan vefat ettiğini beyan ederler 486,— Padişahlığı on dört sene kadardır.
highlight @ loc. 5225-5227
- Sultan Yıldırım Bayezid Amasya, Sivas, Kayseri, Divriği ve Malatya taraflarına sahip olduktan sonra bunları da eyalet süvarisi olarak kullanmış, kendilerine yer vermiş ve az zaman içinde bunları servet sahibi etmişti; fakat cibilliyetleri icabı olarak en mühim zamanda Osmanlı ordusunu can damarından gerisinden vurup Ankara muharebesinin kaybedilmesinde birinci derecede âmil olmuşlardır, işte Timur bunları top yekûn Maveraünnehr’e götürmek için bulundukları mıntakaları evvelâ kuvvetlerle sardıktan sonra dağılmalarına meydan vermeden hepsini toplayarak alıp götürmüştür.
highlight @ loc. 5228-5230
- işitti kim Semerkand’a gideceğini, heman kendi maslahatını gördü” kaydı vardır. Neşrî (s. 362, 363) “Bayezid Han gayet gayretlu ve tiz nefisti; işitdi kim memleketi Timurlenk Tatarla Karamanoğlu’na verdi hilesinde zehri vardı gayretinden kendüyü sakm- mayup düşman elinde zebun olup memeleketi iller elinde görmeden ölüm yeg-dür deyüp kendi nefsini helak eyledi”. Oruç Bey de Timur’un, Bayezid’i Semerkand’a götürmek
highlight @ loc. 5237-5240
- arzusuna karşı öldür fakat götürme diye ısrar eylediğini beyan ettikten sonra “.. Yıldırım Han gayretlu kişiydi; gayretinden, ol dem- de yüzük taşında ağu vardı, hazırlamıştı, ol arada kendü kaydın gördü..” diyor (Babinger neşri, s. 37). Lütfî Paşa tarihi de (s. 59) intiharını yazar. Manzum Hadidî tarihi bu hususta şöyle diyor: Semerkandı işidüp Yıldırım Han Görüp kaydın haka teslim eder can Meğerkim kaleminde vardı katil Adûdan pes adem yek oldu hâil.
highlight @ loc. 5240-5243
- 486Şerefe d din-i Yezdî, “Yıldırım Bayezid dün gece zîk nefes ve hunnak maraziyle dâr-ı fenadan dâr-ı bekaya irtihal etti”
highlight @ loc. 5251-5252
- Yıldırım Bayezid, azim ve irade sahibi, cevval ve şahsen çok cesur ve pek değerli bir kumandan olduğunu bütün harekâtiyle ispat etmiştir. Mizaç itibariyle asabi, şedid, hırçın ve inadcı olduğu da görülüyor, içkiye iptilâsı asabını bozmuştu. Buna rağmen anî vakalar karşısında itidalini ve soğuk kanlılığını muhafaza eder, kararını verir ve ordusunu süratle istediği yere sevkederdi.
highlight @ loc. 5273-5276
- Gibbons (Ragıp Hulusi tercümesi, s. 225, 226) Ankara muharebesi dolayısiyle Bayezid’in üç hatada bulunduğunu yazmaktadır: 1— Sıcak bir mevsimde askerini cebrî bir yürüyüşle yormuş olup harbe girmeden evvel bir kaç gün dağlara çekilip kendisini toplayarak kendini aramasını Timur’a bırakmak. Bu suretle Timur beyni kaynatan güneşin altında Ankara’ya taarruz ile kuvvetini sarfetmiş olacaktı. Bu suretle Timur Ankara’yı zabt etmeden orayı arkasında bırakamaz ve iaşesinin tamamlanmasını beklemeden, batıya doğru gidemezdi. Bayezid
highlight @ loc. 5281-5285
- acele edip harbe karar vermişti ve Timur’un istediği de bu idi. Bayezid’in ikinci hatası Kara Tatarları ön hatta koyması îdi; bunu muayyen Osmanlı tâ’biyesine göre
highlight @ loc. 5285-5286
- yapmıştı. Buna nazaran düşmanın evvelâ talimsiz bir güruha karşı kuvvetini sarfedip yıpranması idi. Fakat bunlar ırkan düşmana yakın olduklarından harb esnasında karşı tarafa geçecekleri hesap edilmemişti.
highlight @ loc. 5297-5299
- Üçüncü hata da Timur’un taarruzunu bekleyecek yerde kendisinin taarruza geçmesi idi. Çünkü Bayezid istediği bir vaziyeti seçmek gibi müsait bir fırsata mâlik bulunuyordu. Gibbons’un bu mütalealariyle, Ankara muharebesini mevkiinde tetkik etmiş olan rahmetli General Halis Bıyıktay’ın tetkikleri arasında farklar vardır. Ona göre Bayezid, Timur’un gerisine düşerek onu baskın halinde
highlight @ loc. 5299-5301
- yakalamış fakat bundan istifade etmemiş ve bir de Kara tatarları önde değil ikinci hatta bulunmuştur. 491Güldeste-i Riyazı îrfany s. 24 ve Vefiyat-ı Gazzî zade. Ord. Prof. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Büyük Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları : 1 / 320-323
highlight @ loc. 5301-5303
- Ankara bozgunluğunun Balkanlardaki hıristiyan tebaa üzerinde hiçbir tepki yaratmaması ve sükûnetin devam ederek Osmanlı idaresine karşı bağlı kalınmasıdır ki bu hal Rumeli’deki Osmanlı idaresinin diğer komşu devletlerden daha âdilâne olduğunu gösteren vakıalardan birisidir.
highlight @ loc. 5306-5308
- İşte Osmanlı Devleti yeni elde edilen Balkanlarda siyasî ve idarî kiyaset ve dûrendişliği sayesinde bu fırtınalı ve tehlikeli havada Rumeli’yi hâdisesiz olarak elinde tutmağa muvaffak olmuştur. Osmanlı Devleti Timur’un darbesini yiyip parçalandığı ve daha aşağılarda görüleceği üzere şehzadeler arasında saltanat mücadelesi olduğu sıralarda Balkan Devletlerinin Osmanlılara karşı birleşmemelerini, bazı ecnebi kaynaklar kiliselerin birleşmemiş olmasına
highlight @ loc. 5308-5312
- Halbuki Osmanlı hükümeti tebaası arasında adaleti ve ahengi temin etmek ve dinî işlere karışmamak suretiyle bu emniyeti temin eylemiş olduğundan ve bundan başka Balkanlardaki ortodoks mezhebine mensup muta-assıb halkın katoliklere karşı âdeta müdafaasını yani onların vicdanî akidelerine karşı hürmeti ve buna kimseyi müdahale ettirmemeği umde ittihaz ettiğinden Rumeli’deki ortodoks tebaa huzur içinde bulunmakta idi. Bu hale karşı bir aksülamel olması kabil değildi. Nitekim Bizans İmparatorlarının katolik mezhebini kabul etmek için yaptıkları teşebbüsler de ortodoks halkın ve papaslarm mümaneatiyle karşılaşmıştı.
highlight @ loc. 5312-5316
- Timur’un maksadı büyük ve kuvvetli bir Osmanlı Devletinin yerine kendisinin yüksek hâbeyliği vücuda getirmek olduğundan Anadolu beylerine âid yerleri Osmanlılardan alıp eski sahiplerine verdikten sonra geriye kalan Osmanlı ülkesini de Bayezid’in dört şehzadesine vermiş ve bunlardan her birisine kendisine tâbi hükümdarlık alâmeti olarak kemer, külah ve hil’at göndermiş ve şehzade Mustafa Çelebi’yi de beraberinde Semerkand’a götürmüştür.
highlight @ loc. 5322-5325
- 492 Bundan evvelki bölümde görüldüğü üzere Timur’un fetihnamesinde Musa ve Mustafa Çelebilerin esir düştükleri yazılmıştır; ihtimal bunu Timur rehin olarak beraberinde götürmüş ve ölümünden sonra oğlu Şahrulı tarafından serbest bırakılarak Anadolu’ya gelmiştir. îbn-i Arabşah Arâlb - id- Makdur fi Nevaib-i Timur isimli eserinde Musa Çelcbi’nm Jîayezîd’in. Kasını’dan sonra en küçük oğlu olduğunu beyan ediyor (Nazmı zade tercümesi s. 146). Yine aynı eserde ve Çelebi Mehmed zamanında şehzade Mustafa Çelehi’ye benzemeleri sebebiyle otuz kadar Mustafa isimli şahsın katledildiğini yazılmaktadır. Ord. Prof.
highlight @ loc. 5329-5333